6 Kas 2010

90/10 KURALI


Ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız, kahve fincanına çarpıyor ve bir fincan kahve gömleğinizin üzerine dökülüyor.Biraz önce olan olay üzerinde hiç bir kontrolünüz yok. Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek.
Lanet ediyorsunuz. Kahveyi üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz. Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor.
Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve kahve fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor.Öfkeyle üst kata çıkıyor ve gömleğinizi değiştiriyorsunuz.
Aşağıya indiğinizde kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve Okul için hazırlanamamış bir halde buluyorsunuz. Kızınız otobüsü kaçırıyor.
Eşinizin ise gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz.
Geç kaldığınız için .saatte 30 mil hız sınırlaması olmasına rağmen saatte 40 mil hızla gidiyorsunuz. 75 dakikalık gecikmeden ve hız limitini aştığınız için ödediğiniz 60$ trafik cezasından sonra okula ulaşıyorsunuz.
Kızınız size ‘Hoşçakal’ demeden binaya koşuyor.Ofise 20 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve evrak çantasını evde unuttuğunuzu anlıyorsunuz. Gününüz korkunç bir şekilde başladı!
Devam ettikçe, kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz.’ Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz. Eve ulaştığınızda eşiniz ve kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz.
Neden? Sabahleyin nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak!
Neden kötü bir gün geçirdiniz?
A) Kahve sebep oldu
B) Kızınız sebep oldu
C) Polis sebep oldu
D) Siz sebep oldunuz
Cevap ‘D’şıkkı. Kahvenin dökülmesinde sizin bir kontrolünüz yoktu. .Sizin gününüzün kötü geçmesine o 5 saniye içindeki davranışlarınız sebep oldu.Olabilecek ve olması gereken ise şöyleydi.
Üzerinize kahve sıçradı. Kızınız ağlamak üzere. Siz nazikçe ‘Tamam tatlım, bir ahaki sefere biraz daha dikkatli olman gerek’ diyorsunuz.
Havluyu kaptığınız gibi üst kata çıkıyorsunuz. Gömleğinizi değiştirip, evrak çantasını aldıktan sonra aşağıya iniyorsunuz ve aynı anda pencereden kızınızın otobüse bindiğini görüyorsunuz. Kızınız geri dönüp el sallıyor.
Siz ve eşiniz işe gitmek için birlikte çıkmadan önce öpüşüyorsunuz. 5 dakika önce ise geliyorsunuz ve çalışma arkadaşlarınıza neşeli bir şekilde selam veriyorsunuz. Patronunuz ne kadar güzel bir günde olduğunuz hakkında konuşuyor.
Farka bakın! İki farklı senaryo, ikisi de aynı başladı. İkisi de farklı bitti. Neden? 90/10 sırrı inanılmazdır! Çok azımız bunun farkındadır. Sonuç?
Pek çok insan gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve baş ağrısından acı çekmektedir. Bu sır nedir?
Hayatın %10'u, sizin başınıza gelenlerden oluşur. Hayatın diğer %90'ına ise sizin bu başınıza gelenlere bakışınıza ve nasıl davrandığınızla karar verilir.
İnsanlar anlamsız şeyler söyler ve yaparlar. İnsanlar hasta olurlar. Arabalar bozulurlar. Uçaklar geç kalır ve bütün planlarımızı alt üst ederler.Trafikte bir sürücü canımızı sıkabilir v.s.
Bu %10'luk kısım tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir. Diğer %90'lık kısım farklıdır. Diğer %90'lık kısmı siz belirlersiniz.
Nasıl olaylara bakışınıza, yaklaşımınızla! Nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak.Gerçekten olanların %10'unda hiç bir kontrolünüz yok. Diğer %90'ı ise sizin tepkinizle belirlenir.
ALINTI
ACABA BU FUTBOLDA MEVCUT MU?
TAMAM TATLIM BİR DAHAKİ SEFERE BİRAZ DAHA DİKKATLİ OL BU ŞEKİLDE GOL YEME YADA GOLÜ KAÇIRMA VE MUTLU BİR 5 İNCİLİK 3.CÜLÜK 8 CİLİK :):)

''FUTBOL BASİT BİR OYUN DEĞİLDİR''


Futbol basit bir oyun değildir.
Başlığı gören bütün arkadaşlar mutlaka şunu söyledi; Bu da laf mı?
Futbol basit bir oyundur işte ama söz sahibi Rahmetli Jupp Derwall olunca bende olduğum yerde kaldım.
Bu iş için prof. olmaya gerek yok ama yazı yazanlar, çizenler, ahkam kesenler yada bunları yapan kaç kişi topu penaltı noktasına dikip bir şut çekti kaleye ?
Var gücüyle şut çeken bir gazeteci arkadaşın topu yuvarlanarak gider kaleye.
Kaçımız küçücük bir mahalle takımı kurduk,yönettik,futbolcuyu besledik, ikamet ettirdik, başına hoca bulduk,demirci de kale direği yaptırdık ,tarlayı düzeltip çimlendirdik kurumasın diye suladık(bizim işimiz değil ustaları var bu işlerin)?
Yada dünya yıldızı getirdik ama kimyası uymadı diye milyon dolarlarımızı yedek kulübesinde beklettik.
Kulüp başkanından fazla kazanan bir futbolcuyu gece hayatından yada lüks yaşamdan antrenman sahalarına getirebildik.
Evet evet biz yaptık hepte örnek oldu bize mahalle arasında (araba az veya yokken )
taştan kale yapıp çakma adidas topumuzla gazozuna maç yaptık ve bunun üzerinden dedik ki futbol basit bir oyun. Kaleleri kur,içinden topu geçir. Hatta topu olan çocuk kötü futbol oynasa bile takıma alınmak zorunluluğunda olan bir mantıkla.
Günümüz futbolu bu kadar basit değil galiba. Halı sahalar var, orjinal toplar var ve milyon dolarlık futbolcunun (işi bu olan) kale çizgisinde kaçırdığı golü sen kaçırdığın zaman arkadaşlarından yediğin fırça ve maç sonu kritikleri var.
Sonucunda bir kilo baklava yada gazoz olsa bile olan hırs var.
SONUÇ OLARAK :Ünlü Hollandalı futbolcu Johann Cruyff demiş ki:
"futbol basit bir oyundur, ancak en zoru basit oynamaktır." Yani basit oynamak bile zor olan bir oyunsa futbol, milyon dolarların konuşulduğu galibiyet beraberlikler dünya paraların verildiği ve en iyisi de herkesin bildiği FUTBOL BASİT BİR OYUN MUDUR?

5 Kas 2010

TUGAY 11 YIL SONRA YİNE TRABZON'DA



Aktif futbolculuk kariyerinde mütevazı kişiliği ile gönülleri fetheden, sahada çalışkanlığı ile futbolun gerektirdiklerini yapan, Galatasaray'ın efsane ismi olmayı başaran Tugay Kerimoğlu Galatasaray forması ile en son 25.04.1999 tarihinde Hüseyin Avni Aker stadına çıkmıştı. O gün Galatasaray maçı 0-3 kazanmış, Goller, Okan,Arif ve Hakan'dan gelmişti. Tugay Trabzon'a götürülmüş fakat forma şansı bulamamıştı. Kulübedeydi.



07.11.2010 Tugay Kerimoğlu yine kulübede. 11 yıldan fazla olmuş. çok uzun bir zaman dilimi. Ama bu kez Teknik Direktör Yardımcısı rolünde. Yani yine işin içinde.

11 yıl önce net bir skorla ayrılan Galatasaray kim bilir yine Tugay'ın olduğu bir Trabzonspor deplasmanından net skor olmasa da 3 puanı getirecek bir skorla ayrılır.

En üstteki fotograf milliyet arşivden.

DE LA RED FUTBOLU BIRAKTI



Futbol yaşamına Real Madrid alt yapısında başlayan De La Red 25 yaşında kalbine yenik düştü.

30 Ekim 2008 tarihinde Real Union ile oynanan İspanya Kral kupası maçının 13. dakikasında bir anda yere yığılmış ve oyunu terk etmek zorunda kalmıştı. O tarihten bu yana 2 yıl geçti. Yapılan tüm tedavilere rağmen doktorların futbol oynaman sakıncalı raporundan sonra gözyaşları içinde aktif futbol hayatına son verdiğini açıkladı.

4 Kas 2010

SPEEDY GONZALES HALT ETMİŞ



Hızlı Gonzales'i bilmeyenimiz neredeyse yoktur. Oldukça hiperaktif ve hızlı bir faredir. Tutabilene aşk olsun. Theo Walcott'un hızını bilirdim ama dün öyle bir depar attı ki rakibinin solundan geçerken Wilma kasırgası etkisi yarattı.

3 Kas 2010

KAZIN, BİR GÜN SİZİN İÇİN DE KAZAN OLACAK



Kazıyoruz, öyle bir kazıyoruz ki anasını bile ağlatıyoruz. Ne görevimizi biliyoruz ne de görevini yapanlara saygı gösteriyoruz. Vuruyoruz belden aşağıya. Hadım edinceye kadar da bırakmıyoruz.

Gelenleri karşılamak için binlercemiz akın ediyor hava limanına. Omuzlara alıyoruz. Sesimiz kısılıncaya kadar bağırıyoruz. Sarılıyoruz boynuna, sensin diyoruz, o bu diyoruz. Kumdan zincirlerle bağlanıyoruz. Oysa ki Bir sel yada küçük bir yel koparabiliyormuş bağlarımızı.

Son üç/beş yıl içerisinde gelen teknik diretörleri bir hatırlayalım. İsmini dünyanın en büyük kulüplerine geldiği zaman öğrendiğimiz adamları kendi ülkemizde görmek ne kadar çok kişiyi rahatsız ediyormuş meğer. Alttan yaktıkları ateşe ne kadar çok odun atıyorlarmış böyle. Düşüncelerini kaleme aldıkları zaman yada dile getirdikleri zaman bahsettikleri kişinin ne kariyeri önemli onlar için ne de karakterleri.

İstemiyor muyuz, yaptıkları doğrular kanımıza mı dokunuyor, çıkarımızı mı zedeliyor, kazalım kuyusu atalım içine kapatalım kuyuyu. Bu işi profesyonelce yapan o kadar çok boş boğaz var ki birinden kurtulsalar diğerinden kurtulamıyorlar.



Neden hep bu adamlar kurban ? Bu kadar basit mi Rijkaard'ı, Schuster'i eleştirip sıradan birisiymiş gibi davranmak. Onların bulunduğu konumda olmak için yapmayacakları olmayan kişiler o konuma onları layık göremeyip kanatırcasına vurmayı nasıl eleştiri olarak görebilirler. Rijkaard'ın yada Schuster'in takımlarına bir şey katmadıklarını nasıl söyleyebilirler.

Gelmesin abi bu tarz adamlar bu ülkeye. Bize çok fazla geliyorlar. Biz sindiremiyoruz. Beceremiyoruz onlarla bir arada yaşamayı. Biz alışık değiliz. Başka bir örnekleri yok bizde.

1 Kas 2010

PABLO AİMAR



Zaman zaman Aimara'a yer veriyoruz. Nasıl bir futbolcu olduğunu hatırlatmaya bile gerek yok diye düşünüyorum. Bu hafta adına yakışır son derece şık bir gol attı. İyi seyirler.
Video için devama tıklayın.

Video için : http://www.slbenfica.pt/Videos/videos_benfica.asp

ALİ TURAN ,MİSİMOVİÇ BU MUDUR?


30 EKİM 2010 Galatasaray Antalya spor maçını Ali Sami Yen de izleme fırsatı buldum.
Maçın ilk yarısında serkan Kurtuluş sakatlanarak yerini Ali Turan a bıraktı.
bu dakikadan sonra sağdan saldıran sabri nedense Ali nin yanına çaıklıdı kaldı sanki
galiba güvenilmediği için ileri çıkamaz oldu.
arkasından devre arası ve ikinci yarı ve Antalya spor un golu bütün takım ofsayt beklentisinde fakat ofsaytı bozan bir isim Ali Turan .
Bu arkadaş yarım sezon top oynamayınca top aynamayı unutmuşa benziyor ama ne hikmetse hala o kanatta yer buluyor.
Bunun yanında çıplak gözle izlenince toptan kaçan insiyatif alma yetisi kullanmayan
ve her topu ayağından hemen çıkarma çabasındaki bir Misimoviç zaten tuttuklarınıda kaybetti.Şu söylenebilir Hakan Balta ağır kalınca ona yardımdan ileriye çıkmadı denilebilir mi diye düşünülür.
Yaptığı bir plase vuruş çok az farkla dışarı çıktı ve maçın son anlarında Pino nun al da at dediği pozisyonda topu Ömer e nişanladı ve mutlak gol kaçtı.
90 larda Antalya spor un şansızlığı Galatasarayın şansı Ali Zituninin kaçırdığı pozisyon gol olsa bu günlerde bu iki adam çok tartışılıyor olacaktı galiba..
skor 2-1 olunca bunların çoğu konuşulmuyor ne hikmetse..
tribünlerde küfür olmaması beni çok mutlu etti ve bu günkü gazetelerde çıkan Ömer in demeçleri hayret verici sadeece Ömer e top gelince Tribünler ıslıkladı ee deplasmanda bu olabilen şeyler ama küfür yoktu.

6 Kas 2010

90/10 KURALI


Ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız, kahve fincanına çarpıyor ve bir fincan kahve gömleğinizin üzerine dökülüyor.Biraz önce olan olay üzerinde hiç bir kontrolünüz yok. Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek.
Lanet ediyorsunuz. Kahveyi üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz. Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor.
Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve kahve fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor.Öfkeyle üst kata çıkıyor ve gömleğinizi değiştiriyorsunuz.
Aşağıya indiğinizde kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve Okul için hazırlanamamış bir halde buluyorsunuz. Kızınız otobüsü kaçırıyor.
Eşinizin ise gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz.
Geç kaldığınız için .saatte 30 mil hız sınırlaması olmasına rağmen saatte 40 mil hızla gidiyorsunuz. 75 dakikalık gecikmeden ve hız limitini aştığınız için ödediğiniz 60$ trafik cezasından sonra okula ulaşıyorsunuz.
Kızınız size ‘Hoşçakal’ demeden binaya koşuyor.Ofise 20 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve evrak çantasını evde unuttuğunuzu anlıyorsunuz. Gününüz korkunç bir şekilde başladı!
Devam ettikçe, kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz.’ Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz. Eve ulaştığınızda eşiniz ve kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz.
Neden? Sabahleyin nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak!
Neden kötü bir gün geçirdiniz?
A) Kahve sebep oldu
B) Kızınız sebep oldu
C) Polis sebep oldu
D) Siz sebep oldunuz
Cevap ‘D’şıkkı. Kahvenin dökülmesinde sizin bir kontrolünüz yoktu. .Sizin gününüzün kötü geçmesine o 5 saniye içindeki davranışlarınız sebep oldu.Olabilecek ve olması gereken ise şöyleydi.
Üzerinize kahve sıçradı. Kızınız ağlamak üzere. Siz nazikçe ‘Tamam tatlım, bir ahaki sefere biraz daha dikkatli olman gerek’ diyorsunuz.
Havluyu kaptığınız gibi üst kata çıkıyorsunuz. Gömleğinizi değiştirip, evrak çantasını aldıktan sonra aşağıya iniyorsunuz ve aynı anda pencereden kızınızın otobüse bindiğini görüyorsunuz. Kızınız geri dönüp el sallıyor.
Siz ve eşiniz işe gitmek için birlikte çıkmadan önce öpüşüyorsunuz. 5 dakika önce ise geliyorsunuz ve çalışma arkadaşlarınıza neşeli bir şekilde selam veriyorsunuz. Patronunuz ne kadar güzel bir günde olduğunuz hakkında konuşuyor.
Farka bakın! İki farklı senaryo, ikisi de aynı başladı. İkisi de farklı bitti. Neden? 90/10 sırrı inanılmazdır! Çok azımız bunun farkındadır. Sonuç?
Pek çok insan gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve baş ağrısından acı çekmektedir. Bu sır nedir?
Hayatın %10'u, sizin başınıza gelenlerden oluşur. Hayatın diğer %90'ına ise sizin bu başınıza gelenlere bakışınıza ve nasıl davrandığınızla karar verilir.
İnsanlar anlamsız şeyler söyler ve yaparlar. İnsanlar hasta olurlar. Arabalar bozulurlar. Uçaklar geç kalır ve bütün planlarımızı alt üst ederler.Trafikte bir sürücü canımızı sıkabilir v.s.
Bu %10'luk kısım tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir. Diğer %90'lık kısım farklıdır. Diğer %90'lık kısmı siz belirlersiniz.
Nasıl olaylara bakışınıza, yaklaşımınızla! Nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak.Gerçekten olanların %10'unda hiç bir kontrolünüz yok. Diğer %90'ı ise sizin tepkinizle belirlenir.
ALINTI
ACABA BU FUTBOLDA MEVCUT MU?
TAMAM TATLIM BİR DAHAKİ SEFERE BİRAZ DAHA DİKKATLİ OL BU ŞEKİLDE GOL YEME YADA GOLÜ KAÇIRMA VE MUTLU BİR 5 İNCİLİK 3.CÜLÜK 8 CİLİK :):)

''FUTBOL BASİT BİR OYUN DEĞİLDİR''


Futbol basit bir oyun değildir.
Başlığı gören bütün arkadaşlar mutlaka şunu söyledi; Bu da laf mı?
Futbol basit bir oyundur işte ama söz sahibi Rahmetli Jupp Derwall olunca bende olduğum yerde kaldım.
Bu iş için prof. olmaya gerek yok ama yazı yazanlar, çizenler, ahkam kesenler yada bunları yapan kaç kişi topu penaltı noktasına dikip bir şut çekti kaleye ?
Var gücüyle şut çeken bir gazeteci arkadaşın topu yuvarlanarak gider kaleye.
Kaçımız küçücük bir mahalle takımı kurduk,yönettik,futbolcuyu besledik, ikamet ettirdik, başına hoca bulduk,demirci de kale direği yaptırdık ,tarlayı düzeltip çimlendirdik kurumasın diye suladık(bizim işimiz değil ustaları var bu işlerin)?
Yada dünya yıldızı getirdik ama kimyası uymadı diye milyon dolarlarımızı yedek kulübesinde beklettik.
Kulüp başkanından fazla kazanan bir futbolcuyu gece hayatından yada lüks yaşamdan antrenman sahalarına getirebildik.
Evet evet biz yaptık hepte örnek oldu bize mahalle arasında (araba az veya yokken )
taştan kale yapıp çakma adidas topumuzla gazozuna maç yaptık ve bunun üzerinden dedik ki futbol basit bir oyun. Kaleleri kur,içinden topu geçir. Hatta topu olan çocuk kötü futbol oynasa bile takıma alınmak zorunluluğunda olan bir mantıkla.
Günümüz futbolu bu kadar basit değil galiba. Halı sahalar var, orjinal toplar var ve milyon dolarlık futbolcunun (işi bu olan) kale çizgisinde kaçırdığı golü sen kaçırdığın zaman arkadaşlarından yediğin fırça ve maç sonu kritikleri var.
Sonucunda bir kilo baklava yada gazoz olsa bile olan hırs var.
SONUÇ OLARAK :Ünlü Hollandalı futbolcu Johann Cruyff demiş ki:
"futbol basit bir oyundur, ancak en zoru basit oynamaktır." Yani basit oynamak bile zor olan bir oyunsa futbol, milyon dolarların konuşulduğu galibiyet beraberlikler dünya paraların verildiği ve en iyisi de herkesin bildiği FUTBOL BASİT BİR OYUN MUDUR?

5 Kas 2010

TUGAY 11 YIL SONRA YİNE TRABZON'DA



Aktif futbolculuk kariyerinde mütevazı kişiliği ile gönülleri fetheden, sahada çalışkanlığı ile futbolun gerektirdiklerini yapan, Galatasaray'ın efsane ismi olmayı başaran Tugay Kerimoğlu Galatasaray forması ile en son 25.04.1999 tarihinde Hüseyin Avni Aker stadına çıkmıştı. O gün Galatasaray maçı 0-3 kazanmış, Goller, Okan,Arif ve Hakan'dan gelmişti. Tugay Trabzon'a götürülmüş fakat forma şansı bulamamıştı. Kulübedeydi.



07.11.2010 Tugay Kerimoğlu yine kulübede. 11 yıldan fazla olmuş. çok uzun bir zaman dilimi. Ama bu kez Teknik Direktör Yardımcısı rolünde. Yani yine işin içinde.

11 yıl önce net bir skorla ayrılan Galatasaray kim bilir yine Tugay'ın olduğu bir Trabzonspor deplasmanından net skor olmasa da 3 puanı getirecek bir skorla ayrılır.

En üstteki fotograf milliyet arşivden.

DE LA RED FUTBOLU BIRAKTI



Futbol yaşamına Real Madrid alt yapısında başlayan De La Red 25 yaşında kalbine yenik düştü.

30 Ekim 2008 tarihinde Real Union ile oynanan İspanya Kral kupası maçının 13. dakikasında bir anda yere yığılmış ve oyunu terk etmek zorunda kalmıştı. O tarihten bu yana 2 yıl geçti. Yapılan tüm tedavilere rağmen doktorların futbol oynaman sakıncalı raporundan sonra gözyaşları içinde aktif futbol hayatına son verdiğini açıkladı.

4 Kas 2010

SPEEDY GONZALES HALT ETMİŞ



Hızlı Gonzales'i bilmeyenimiz neredeyse yoktur. Oldukça hiperaktif ve hızlı bir faredir. Tutabilene aşk olsun. Theo Walcott'un hızını bilirdim ama dün öyle bir depar attı ki rakibinin solundan geçerken Wilma kasırgası etkisi yarattı.

3 Kas 2010

KAZIN, BİR GÜN SİZİN İÇİN DE KAZAN OLACAK



Kazıyoruz, öyle bir kazıyoruz ki anasını bile ağlatıyoruz. Ne görevimizi biliyoruz ne de görevini yapanlara saygı gösteriyoruz. Vuruyoruz belden aşağıya. Hadım edinceye kadar da bırakmıyoruz.

Gelenleri karşılamak için binlercemiz akın ediyor hava limanına. Omuzlara alıyoruz. Sesimiz kısılıncaya kadar bağırıyoruz. Sarılıyoruz boynuna, sensin diyoruz, o bu diyoruz. Kumdan zincirlerle bağlanıyoruz. Oysa ki Bir sel yada küçük bir yel koparabiliyormuş bağlarımızı.

Son üç/beş yıl içerisinde gelen teknik diretörleri bir hatırlayalım. İsmini dünyanın en büyük kulüplerine geldiği zaman öğrendiğimiz adamları kendi ülkemizde görmek ne kadar çok kişiyi rahatsız ediyormuş meğer. Alttan yaktıkları ateşe ne kadar çok odun atıyorlarmış böyle. Düşüncelerini kaleme aldıkları zaman yada dile getirdikleri zaman bahsettikleri kişinin ne kariyeri önemli onlar için ne de karakterleri.

İstemiyor muyuz, yaptıkları doğrular kanımıza mı dokunuyor, çıkarımızı mı zedeliyor, kazalım kuyusu atalım içine kapatalım kuyuyu. Bu işi profesyonelce yapan o kadar çok boş boğaz var ki birinden kurtulsalar diğerinden kurtulamıyorlar.



Neden hep bu adamlar kurban ? Bu kadar basit mi Rijkaard'ı, Schuster'i eleştirip sıradan birisiymiş gibi davranmak. Onların bulunduğu konumda olmak için yapmayacakları olmayan kişiler o konuma onları layık göremeyip kanatırcasına vurmayı nasıl eleştiri olarak görebilirler. Rijkaard'ın yada Schuster'in takımlarına bir şey katmadıklarını nasıl söyleyebilirler.

Gelmesin abi bu tarz adamlar bu ülkeye. Bize çok fazla geliyorlar. Biz sindiremiyoruz. Beceremiyoruz onlarla bir arada yaşamayı. Biz alışık değiliz. Başka bir örnekleri yok bizde.

1 Kas 2010

PABLO AİMAR



Zaman zaman Aimara'a yer veriyoruz. Nasıl bir futbolcu olduğunu hatırlatmaya bile gerek yok diye düşünüyorum. Bu hafta adına yakışır son derece şık bir gol attı. İyi seyirler.
Video için devama tıklayın.

Video için : http://www.slbenfica.pt/Videos/videos_benfica.asp

ALİ TURAN ,MİSİMOVİÇ BU MUDUR?


30 EKİM 2010 Galatasaray Antalya spor maçını Ali Sami Yen de izleme fırsatı buldum.
Maçın ilk yarısında serkan Kurtuluş sakatlanarak yerini Ali Turan a bıraktı.
bu dakikadan sonra sağdan saldıran sabri nedense Ali nin yanına çaıklıdı kaldı sanki
galiba güvenilmediği için ileri çıkamaz oldu.
arkasından devre arası ve ikinci yarı ve Antalya spor un golu bütün takım ofsayt beklentisinde fakat ofsaytı bozan bir isim Ali Turan .
Bu arkadaş yarım sezon top oynamayınca top aynamayı unutmuşa benziyor ama ne hikmetse hala o kanatta yer buluyor.
Bunun yanında çıplak gözle izlenince toptan kaçan insiyatif alma yetisi kullanmayan
ve her topu ayağından hemen çıkarma çabasındaki bir Misimoviç zaten tuttuklarınıda kaybetti.Şu söylenebilir Hakan Balta ağır kalınca ona yardımdan ileriye çıkmadı denilebilir mi diye düşünülür.
Yaptığı bir plase vuruş çok az farkla dışarı çıktı ve maçın son anlarında Pino nun al da at dediği pozisyonda topu Ömer e nişanladı ve mutlak gol kaçtı.
90 larda Antalya spor un şansızlığı Galatasarayın şansı Ali Zituninin kaçırdığı pozisyon gol olsa bu günlerde bu iki adam çok tartışılıyor olacaktı galiba..
skor 2-1 olunca bunların çoğu konuşulmuyor ne hikmetse..
tribünlerde küfür olmaması beni çok mutlu etti ve bu günkü gazetelerde çıkan Ömer in demeçleri hayret verici sadeece Ömer e top gelince Tribünler ıslıkladı ee deplasmanda bu olabilen şeyler ama küfür yoktu.