2 Eki 2010

Met dank aan ons hoofd (başımız sağolsun)


dejavu olmadınız dünkü başlık aynen atıldı .

başımız sağolsun .

hep bir bahanemiz vardır ya ..

hakem ,zemin,hoca vb..

dün akşamki maçta hepsi vardı ama ne bir Galatasaraylı futbolcu arkadaşımız ne de

oynadıkları futbol vardı....

istatistkler artık günümüz futbolunda önemli

çok koşan kazanıyor

bir takım sizden ilk 45 dakikada 3 km fazla koşuyorsa

sizin pozisyon bulmanız becerikli ayaklarınıza bakar

onlarda maç içerisine koşan takımı izlerlerse

yenilmeniz kaçınılmaz olur.

başımız sağolsun ...sarı kırmızı renkler sağolsun...

ligin yeni ekibi Karabük' e başarılar dileriz.

1 Eki 2010

Met dank aan ons hoofd (başımız sağolsun)


Galatasaray Kulübünden yapılan açıklamada ''Profosyonel Futbol Takımı Teknik Direktörümüz Frank Rijkaard'ın babası Herman Rijkaard'ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.Teknik Direktörümüz Frank R,jkard'ın acısını paylaşıyor,kendisine başsağlığı diliyoruz.''ifadesine yer verildi.

Dün doğum gününü kutlayan Frank Rijkaard' a iyi ki doğdun derken ,acısını paylaşıor ve başın sağolsun başımız sağolsun diyorum..

BİLGİLENDİRME

Blogu takip eden tüm okuyucularımızı bilgilendirmek için bu postu atıyorum. Galatasaray'a gönül vermiş bir büyüğümüz bu günden itibaren futbol görüşünü ve duruşunu bizlerle paylaşacak (aalp). Buna karar vermiş olmasından dolayı biz çok mutlu olduk. Kendisine sonsuz teşekkür ediyoruz.

RAPİD WİEN 1 - 2 BEŞİKTAŞ


Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'de seyirciye güzel futbol izleten bir kaç takımdan birisi. Hatta bir kaç takım arasında en iyisi. Futbolu önde oynama isteği, mücadele gücü yüksek, seyir zevki veren bir futbol anlayışını bizlere sunuyor.

Uefa Avrupa Ligi ikinci maçında dün akşam Rapid Wien'i deplasmanda 2-1 mağlup etti. Baklava dilimi tabirli oyun sistemi ile orta sahada pas yapıp savunma arkasına atılan paslarla sonuca gitmeye çalıştı Beşiktaş. Defans dörtlüsünü daha ileride kurup üçüncü bölge ile pas alışverişini hızlandırmak ilk hedefleri gibi göründü. Fakat sistem içerisinde tam işlemeyen Aurelio ve Tabata dişlileri ilk yarı itibari ile biraz sıkıntı yarattı. Dakikalar 11'i gösterdiği anda Quaresma'nın akıl dolu şutu direkten dönünce Rapid'li futbolcular bir silkindi. Bu dakikadan sonra Toparlanmış görünen Rapid Wien Beşiktaş kalesini yoklamaya başladı. Sistemin gerekliliğinden dolayı kanat organizasyonlarında pek bulunmadılar. 29.dakikada Quaresma sakatlanıp çıktıktan sonra neredeyse hiç kanatlardan gelmediler.

Defansı önde kurmak orta sahanın da öne çıkmasını sağlar. Fakat Beşiktaş ilk yarıda defansı önde kurdu ama orta sahayı bir türlü öne çıkarıp ileride çoğalamadılar. Quaresma'nın yerine giren Holosko ikinci yarı başlarken oyunu hızlandıran isimdi. 50. dakikada gelen şok golle savunma zafiyetini de görmüş olduk. Mağlup duruma düştükten hemen sonra Beşiktaş'ın beraberlik golünü bulması kötü Tabata ve Aurelio'yu biraz daha kendilerine getirdi. Eğer Holosko bencil davranmasa beraberlik golünden hemen sonra bir hatta iki gol arka arkaya bulmak içten bile değildi. Allahtan Bobo var. 65'te durumu 1-2 yaptı. Sonuç yakalandıktan sonra Beşiktaş takımı daha pozitif oynamaya başladı. Sık ve isAbetli paslar oyuncuların o dakikadan sonra oyundan ne denli zevk aldıklarını gösteriyordu.

İki maçta alınan 6 puan gruplardan çıkmak için büyük bir avantaj sağlamıştı.

Son olarak Beşiktaş güzel futbol oynuyor.

SERVET KADRO DIŞI

Karabük maçı öncesi şok karar...

Servet Çetin teknik direktör Rijkaard tarafından Karabük maçı kadrosundan çıkartıldı. Bu konu aslında çeşitli söylentiler var. Ama en büyük söylenti dün yapılan idmanda Rijkaard Servet'i as kadroya dahil etmemiş ve bu duruma Servet tepki göstermiş. Eğer işin aslı bu ise Servet bu duruma tepki göstermişse tepkisinde haklıdır diye düşünüyorum. Son haftalardaki performansına bakıldığı zaman Hakan Balta'nın yokluğu ki sezona kötü başlamıştı, Gökhan Zan'ın nasıl bir performans sergileyebileceği tahmin bile edilemezken ve maç eksiği fazla olmasından dolayı Servet şu an itibari ile Galatasaray'ın tartışmasız ilk on bir oyuncusudur. Tabi antrenmanda neler yaşandı bilinmiyor. Yakında kokusu çıkar ve o duruma da bir yorumumuz olur.

30 Eyl 2010

RANGERS 1 - 0 BURSASPOR

Bursaspor'a panik ataktan on gün yatak istirahati verilmeli. Kötü başlamadılar ama bir telaş bir heyecanla başladılar. Valencia maçı öncesi ve sonrası tecrübesizlik ve heyecan var dedik. Önümüzdeki maçta tecrübesizlik devam eder ama en azından heyecanlılık durumunu silerler demiştik ama olmadı.

Kötü başlamadılar demiştim. Bunu topa sahip olarak gösterdi Bursaspor. Üçüncü bölgede gerekli beceri sağlanamayınca gol gelmiyor tabi ki. Bu duruma etken olarak Rangers savunmasının beşli olduğunu da unutmayalım. İç sahada kaybetme korkusu ileri çıkmayan bir beşli savunmayı beraberinde getirmiş İskoçlar'da. Biraz talihsizlik, biraz tecrübesizlik ve biraz da İvankov'un hatası golü getirdi. Golden sonra çabuk toparlanan bir Bursaspor vardı karşımızda. Orta saha hakimiyetini Ergiç sakatlanıp İnsua girmesiyle tamamen kazandılar. Bana göre kötü bir Batalla vardı. Rakip beşli savunma yaparken neredeyse hücuma katkı yapmaması Sercan'ın o savunma arasında kaybolmasına neden oldu. Volkan iyilerdendi. Hatta Insua ile beraber en iyisiydi diyebiliriz.

Beklentiler en az bir puan alınmasından yanaydı. Alınmaması için de bir neden yok gibi görünüyordu. Kimse çıkıp Rangers'in Bursaspor'dan çok daha iyi bir takım olduğunu savunamaz. Yapılmak istenilenler bir araya gelmediği zaman sonuca gitmek imkansız hale geliyor. İki maçta sıfır puan kötü bitecek bir sonun habercisi sanki. Umarım kötü başlangıçlar güzel sonla biter.

R.KAZAN 1 - 1 BARCELONA / CÜNEYT ÇAKIR

Yıllardır Ruslara karşı deplasmanda galip gelemeyen Barcelona dün akşam Gökdenizli Rubin Kazan ile bir kez daha berabere kaldı. Oyun aslında Barcelona'nın istediği gibi de başladı. Tanıdık gelen ayağa ve sık paslarla rakip kaleye yaklaşmaya çalışan Katalan ekibi Kazan'ın katı savunmasını aşmayı bir türlü başaramadı. Rubin iki pas yapabilse belki de galip gelecekti. Bir ara Guardiola'nın uzun paslarla çıkın hareketini gördük. Yerden pas yaparak set kurmuş rakip defansı geçmek kolay değildi. Defansın arkasına sarkan uzun paslarla gol aramak durumdan kurtulmak için bir çıkış yolu olabilirdi fakat Ruslar burayı da kapatmıştı. Kontratak peşinde koşan Gökdeniz ve arkadaşları cılız hücum hattı ile Barcelona savunmasının arasında eriyip gittiler. Maçın son anında Martins'in kafası direkten dönerken Guardiola'nın aklından geçenleri tahmin etmek çok güç değildi.

Sahada Gökdeniz'in olmasında daha öte maçı yöneten hakemin Cüneyt Çakır olması daha bir keyifliydi benim için. Bu maça atakdıktan sonra maç saatine kadar herkes kafasında soru işareti ile dolaşıyordu. Acaba korkusu saklanmıyordu bile. Korkulduğu gibi olmadı. Cüneyt Çakır neredeyse hatAsızdı. Verdiği karşılıklı birer penaltı kararı son derece doğruydu. Verdiği kartlar kesinlikle haksız değildi.Türk hakemler için iyi bir gece oldu. Gelecek içinde güzel bir yönetimdi.

29 Eyl 2010

TUTMAYAN AŞI KURUTULMALI

Nedenlerini araştırmak ne denli doğru sonuca götürür bilinmez ama Brezilyalı futbolcularla bir uyum problemi var Galatasaray'ın. Bir kaç isim sayılabilir istenilen verim alma konusunda ama yüzdeye vurunca durum epey vahim.

Galatasaray'ın futbolda en parlak dönemi olan 2000 yılında kadroda bulunan Taffarel ve Capone belki de şu ana kadar en olumlu performansı sağlayan Brezilyalılardı. Öncesi ve sonrasında onlarca isim sayılabilir takımda boşuna yabancı kontenjanını dolduran. Cebine faydasından başka bir faydası olmayan.

Fayda sağlayabilecekler de yok değildi aslında. Yanlış politika ve yabancı futbolculara olan düşmanlık sonunu çabuk hazırladı.

Felipe vardı bi'. Fatih terim benim oyun sistemime uymuyor diye gönderdi. Belki tutabilirdi. Jardel vardı, yediği dayaktan sonra neden dursun ki. Sonra, sonra, Lincoln vardı. Bence kurban edildi.

Sonra Elano geldi. Artık bu olsun dedik. Elano'nun Galatasaray'ı seçmesindeki nedeni artık hepimiz biliyoruz. Dunga'nın milli takımdan ayrılması bana göre Elano'nun performansını etkiledi. Elano da biliyordur şu haliyle milli takıma çağrılmayacağını. Devra arasında takım arkadaşları sahada ısınırken o kulübede tek başına oturmuş Dunga'dan sonra ben ne hale düşerim onun düşüncesindeydi. Şimdi ailevi nedenlerden dolayı ülkesine gitti. Dönünce nasıl bir düşünce yapısıyla döner bilinmez ama ortada tek bir gerçek var; Galatasaray'a gelmiş tüm Brezilyalıları bir kenara koyalım elinde Elano gibi bir futbol zekası varsa ve bu oyuncunun performansı her geçen gün kötüye gidiyorsa ve sistem içinde yer açılamıyorsa bu durumda tek sorumlu Elano'dur diyemeyiz.

Şu sate kadar kazanılmamış bir Elano kazanılabilir mi ? Çok zor. Ama kazanılırsa iki Pino üç Aydın sonsuz Serdar Özkan eder.

2 Eki 2010

Met dank aan ons hoofd (başımız sağolsun)


dejavu olmadınız dünkü başlık aynen atıldı .

başımız sağolsun .

hep bir bahanemiz vardır ya ..

hakem ,zemin,hoca vb..

dün akşamki maçta hepsi vardı ama ne bir Galatasaraylı futbolcu arkadaşımız ne de

oynadıkları futbol vardı....

istatistkler artık günümüz futbolunda önemli

çok koşan kazanıyor

bir takım sizden ilk 45 dakikada 3 km fazla koşuyorsa

sizin pozisyon bulmanız becerikli ayaklarınıza bakar

onlarda maç içerisine koşan takımı izlerlerse

yenilmeniz kaçınılmaz olur.

başımız sağolsun ...sarı kırmızı renkler sağolsun...

ligin yeni ekibi Karabük' e başarılar dileriz.

1 Eki 2010

Met dank aan ons hoofd (başımız sağolsun)


Galatasaray Kulübünden yapılan açıklamada ''Profosyonel Futbol Takımı Teknik Direktörümüz Frank Rijkaard'ın babası Herman Rijkaard'ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.Teknik Direktörümüz Frank R,jkard'ın acısını paylaşıyor,kendisine başsağlığı diliyoruz.''ifadesine yer verildi.

Dün doğum gününü kutlayan Frank Rijkaard' a iyi ki doğdun derken ,acısını paylaşıor ve başın sağolsun başımız sağolsun diyorum..

BİLGİLENDİRME

Blogu takip eden tüm okuyucularımızı bilgilendirmek için bu postu atıyorum. Galatasaray'a gönül vermiş bir büyüğümüz bu günden itibaren futbol görüşünü ve duruşunu bizlerle paylaşacak (aalp). Buna karar vermiş olmasından dolayı biz çok mutlu olduk. Kendisine sonsuz teşekkür ediyoruz.

RAPİD WİEN 1 - 2 BEŞİKTAŞ


Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'de seyirciye güzel futbol izleten bir kaç takımdan birisi. Hatta bir kaç takım arasında en iyisi. Futbolu önde oynama isteği, mücadele gücü yüksek, seyir zevki veren bir futbol anlayışını bizlere sunuyor.

Uefa Avrupa Ligi ikinci maçında dün akşam Rapid Wien'i deplasmanda 2-1 mağlup etti. Baklava dilimi tabirli oyun sistemi ile orta sahada pas yapıp savunma arkasına atılan paslarla sonuca gitmeye çalıştı Beşiktaş. Defans dörtlüsünü daha ileride kurup üçüncü bölge ile pas alışverişini hızlandırmak ilk hedefleri gibi göründü. Fakat sistem içerisinde tam işlemeyen Aurelio ve Tabata dişlileri ilk yarı itibari ile biraz sıkıntı yarattı. Dakikalar 11'i gösterdiği anda Quaresma'nın akıl dolu şutu direkten dönünce Rapid'li futbolcular bir silkindi. Bu dakikadan sonra Toparlanmış görünen Rapid Wien Beşiktaş kalesini yoklamaya başladı. Sistemin gerekliliğinden dolayı kanat organizasyonlarında pek bulunmadılar. 29.dakikada Quaresma sakatlanıp çıktıktan sonra neredeyse hiç kanatlardan gelmediler.

Defansı önde kurmak orta sahanın da öne çıkmasını sağlar. Fakat Beşiktaş ilk yarıda defansı önde kurdu ama orta sahayı bir türlü öne çıkarıp ileride çoğalamadılar. Quaresma'nın yerine giren Holosko ikinci yarı başlarken oyunu hızlandıran isimdi. 50. dakikada gelen şok golle savunma zafiyetini de görmüş olduk. Mağlup duruma düştükten hemen sonra Beşiktaş'ın beraberlik golünü bulması kötü Tabata ve Aurelio'yu biraz daha kendilerine getirdi. Eğer Holosko bencil davranmasa beraberlik golünden hemen sonra bir hatta iki gol arka arkaya bulmak içten bile değildi. Allahtan Bobo var. 65'te durumu 1-2 yaptı. Sonuç yakalandıktan sonra Beşiktaş takımı daha pozitif oynamaya başladı. Sık ve isAbetli paslar oyuncuların o dakikadan sonra oyundan ne denli zevk aldıklarını gösteriyordu.

İki maçta alınan 6 puan gruplardan çıkmak için büyük bir avantaj sağlamıştı.

Son olarak Beşiktaş güzel futbol oynuyor.

SERVET KADRO DIŞI

Karabük maçı öncesi şok karar...

Servet Çetin teknik direktör Rijkaard tarafından Karabük maçı kadrosundan çıkartıldı. Bu konu aslında çeşitli söylentiler var. Ama en büyük söylenti dün yapılan idmanda Rijkaard Servet'i as kadroya dahil etmemiş ve bu duruma Servet tepki göstermiş. Eğer işin aslı bu ise Servet bu duruma tepki göstermişse tepkisinde haklıdır diye düşünüyorum. Son haftalardaki performansına bakıldığı zaman Hakan Balta'nın yokluğu ki sezona kötü başlamıştı, Gökhan Zan'ın nasıl bir performans sergileyebileceği tahmin bile edilemezken ve maç eksiği fazla olmasından dolayı Servet şu an itibari ile Galatasaray'ın tartışmasız ilk on bir oyuncusudur. Tabi antrenmanda neler yaşandı bilinmiyor. Yakında kokusu çıkar ve o duruma da bir yorumumuz olur.

30 Eyl 2010

RANGERS 1 - 0 BURSASPOR

Bursaspor'a panik ataktan on gün yatak istirahati verilmeli. Kötü başlamadılar ama bir telaş bir heyecanla başladılar. Valencia maçı öncesi ve sonrası tecrübesizlik ve heyecan var dedik. Önümüzdeki maçta tecrübesizlik devam eder ama en azından heyecanlılık durumunu silerler demiştik ama olmadı.

Kötü başlamadılar demiştim. Bunu topa sahip olarak gösterdi Bursaspor. Üçüncü bölgede gerekli beceri sağlanamayınca gol gelmiyor tabi ki. Bu duruma etken olarak Rangers savunmasının beşli olduğunu da unutmayalım. İç sahada kaybetme korkusu ileri çıkmayan bir beşli savunmayı beraberinde getirmiş İskoçlar'da. Biraz talihsizlik, biraz tecrübesizlik ve biraz da İvankov'un hatası golü getirdi. Golden sonra çabuk toparlanan bir Bursaspor vardı karşımızda. Orta saha hakimiyetini Ergiç sakatlanıp İnsua girmesiyle tamamen kazandılar. Bana göre kötü bir Batalla vardı. Rakip beşli savunma yaparken neredeyse hücuma katkı yapmaması Sercan'ın o savunma arasında kaybolmasına neden oldu. Volkan iyilerdendi. Hatta Insua ile beraber en iyisiydi diyebiliriz.

Beklentiler en az bir puan alınmasından yanaydı. Alınmaması için de bir neden yok gibi görünüyordu. Kimse çıkıp Rangers'in Bursaspor'dan çok daha iyi bir takım olduğunu savunamaz. Yapılmak istenilenler bir araya gelmediği zaman sonuca gitmek imkansız hale geliyor. İki maçta sıfır puan kötü bitecek bir sonun habercisi sanki. Umarım kötü başlangıçlar güzel sonla biter.

R.KAZAN 1 - 1 BARCELONA / CÜNEYT ÇAKIR

Yıllardır Ruslara karşı deplasmanda galip gelemeyen Barcelona dün akşam Gökdenizli Rubin Kazan ile bir kez daha berabere kaldı. Oyun aslında Barcelona'nın istediği gibi de başladı. Tanıdık gelen ayağa ve sık paslarla rakip kaleye yaklaşmaya çalışan Katalan ekibi Kazan'ın katı savunmasını aşmayı bir türlü başaramadı. Rubin iki pas yapabilse belki de galip gelecekti. Bir ara Guardiola'nın uzun paslarla çıkın hareketini gördük. Yerden pas yaparak set kurmuş rakip defansı geçmek kolay değildi. Defansın arkasına sarkan uzun paslarla gol aramak durumdan kurtulmak için bir çıkış yolu olabilirdi fakat Ruslar burayı da kapatmıştı. Kontratak peşinde koşan Gökdeniz ve arkadaşları cılız hücum hattı ile Barcelona savunmasının arasında eriyip gittiler. Maçın son anında Martins'in kafası direkten dönerken Guardiola'nın aklından geçenleri tahmin etmek çok güç değildi.

Sahada Gökdeniz'in olmasında daha öte maçı yöneten hakemin Cüneyt Çakır olması daha bir keyifliydi benim için. Bu maça atakdıktan sonra maç saatine kadar herkes kafasında soru işareti ile dolaşıyordu. Acaba korkusu saklanmıyordu bile. Korkulduğu gibi olmadı. Cüneyt Çakır neredeyse hatAsızdı. Verdiği karşılıklı birer penaltı kararı son derece doğruydu. Verdiği kartlar kesinlikle haksız değildi.Türk hakemler için iyi bir gece oldu. Gelecek içinde güzel bir yönetimdi.

29 Eyl 2010

TUTMAYAN AŞI KURUTULMALI

Nedenlerini araştırmak ne denli doğru sonuca götürür bilinmez ama Brezilyalı futbolcularla bir uyum problemi var Galatasaray'ın. Bir kaç isim sayılabilir istenilen verim alma konusunda ama yüzdeye vurunca durum epey vahim.

Galatasaray'ın futbolda en parlak dönemi olan 2000 yılında kadroda bulunan Taffarel ve Capone belki de şu ana kadar en olumlu performansı sağlayan Brezilyalılardı. Öncesi ve sonrasında onlarca isim sayılabilir takımda boşuna yabancı kontenjanını dolduran. Cebine faydasından başka bir faydası olmayan.

Fayda sağlayabilecekler de yok değildi aslında. Yanlış politika ve yabancı futbolculara olan düşmanlık sonunu çabuk hazırladı.

Felipe vardı bi'. Fatih terim benim oyun sistemime uymuyor diye gönderdi. Belki tutabilirdi. Jardel vardı, yediği dayaktan sonra neden dursun ki. Sonra, sonra, Lincoln vardı. Bence kurban edildi.

Sonra Elano geldi. Artık bu olsun dedik. Elano'nun Galatasaray'ı seçmesindeki nedeni artık hepimiz biliyoruz. Dunga'nın milli takımdan ayrılması bana göre Elano'nun performansını etkiledi. Elano da biliyordur şu haliyle milli takıma çağrılmayacağını. Devra arasında takım arkadaşları sahada ısınırken o kulübede tek başına oturmuş Dunga'dan sonra ben ne hale düşerim onun düşüncesindeydi. Şimdi ailevi nedenlerden dolayı ülkesine gitti. Dönünce nasıl bir düşünce yapısıyla döner bilinmez ama ortada tek bir gerçek var; Galatasaray'a gelmiş tüm Brezilyalıları bir kenara koyalım elinde Elano gibi bir futbol zekası varsa ve bu oyuncunun performansı her geçen gün kötüye gidiyorsa ve sistem içinde yer açılamıyorsa bu durumda tek sorumlu Elano'dur diyemeyiz.

Şu sate kadar kazanılmamış bir Elano kazanılabilir mi ? Çok zor. Ama kazanılırsa iki Pino üç Aydın sonsuz Serdar Özkan eder.