15 May 2009

HER BAHAR YENİ BİR UMUT

''Soyunma odasından çıkarken yükselen krampon sesleri ve birbirini maça motive etmeye çalışan futbolcuların sesleri, tiribünlerden yükselen taraftar seslerine karışırken kazanma hırsı yüklenmeli yüreklere''. 

Günümüz futbol anlayışında koşmayan, mücadele etmeyen ve futbol terimi ile yüreğini sahaya yansıtmayan futbol anlayışı kabul görmemekte.Ve buna istinaden de bu tarz futbolculara da artık yeteri kadar hoşgörü ile bakılmamakta. Özellikle Türkiye sahilinin sığ sularında yüzen futbol, yeterli yeteklere sahip olmadığı gibi eldeki yetenekleride derin sularda boğmaya çalışmaktadır. Belki bir Messi'nin Süper Lig'de mücadele ettiğini görmek zor, belki bu tarz yeteneklerin bizden çıkması için çok çalışmamız gerekecek ama bir Lincoln, Alex, Delgado yada ne bileyim mesela bir Yattara... bunları bu ligde barındırmak bu kadar zor mu ? Arda mesela mesela bir Semih vs. 

Futbol'un temel taşları oturtulmadan yönetmeye/yönetilmeye devam ediyoruz. Tartışılacak o kadar çok şey varken herkes bir anda sütten çıkmış ak kaşık oluyor. Gündemimiz bir anda Lincoln'ün top sektirerek ilerlemesi oluveriyor. Taraftar futbol adına zevk verici bu harekete alkışladığı için onlar bile (bizler) saygısız oluveriyoruz. Futbolu tartışmaktan çok bireysele vuruyoruz hep. Eski bir futbolcu, şimdilerde yorumcu olan bir büyüğümüz geçen haftalarda oynanan bir maçta çıkan kavgadan dolayı futbolcuları centilmenlik dışı bırakırken (terbiyesizlik), tesadüfen denk geldiğin bir programda 2000'li yıllarda oynanan eski bir maçta rakibine yaptığı son derece sert bir müdahaleden sonra oyunun hararetlenmesine neden olurken kendi yaptığı hareketleri unutuveriyor. Yeren taraf olduğumuz gibi öven taraf olmaktan son derece nefret ediyoruz. Sahip çıkmak kelimesini lügatımızdan çabucak çıkarıyoruz. 

Her takımın taraftarı neden tirübünleri doldur muyor, ligimize yeterince üst düzey futbolcu neden gelmiyor, stat ve tesislerimiz neden yetersiz, neden gerektiği gibi takımlarımız yönetilmiyoruz, on sekiz kişilik kadroya alınmayan ve maç eksiği olan, kondisyon düşüklüğü olan futbolcularımız neden statlarda oturuyor? vs vs vs... gibi daha onlarça çözüm bulmamız gereken sorunlar varken bireysel irdelemelerden kurtulamıyoruz.

Aslında bu söylediklerim yıllardan dile gelip hep üstü kapatılmış konular. Tekrar dile getirmenin bir zararı yoktur umarım. Umarım demek istediklerimi anlatabilmişimdir. Daldan dala oldu ama ne yaparsın körle yatan şaşı kalkar. :)  

Hiç yorum yok:

15 May 2009

HER BAHAR YENİ BİR UMUT

''Soyunma odasından çıkarken yükselen krampon sesleri ve birbirini maça motive etmeye çalışan futbolcuların sesleri, tiribünlerden yükselen taraftar seslerine karışırken kazanma hırsı yüklenmeli yüreklere''. 

Günümüz futbol anlayışında koşmayan, mücadele etmeyen ve futbol terimi ile yüreğini sahaya yansıtmayan futbol anlayışı kabul görmemekte.Ve buna istinaden de bu tarz futbolculara da artık yeteri kadar hoşgörü ile bakılmamakta. Özellikle Türkiye sahilinin sığ sularında yüzen futbol, yeterli yeteklere sahip olmadığı gibi eldeki yetenekleride derin sularda boğmaya çalışmaktadır. Belki bir Messi'nin Süper Lig'de mücadele ettiğini görmek zor, belki bu tarz yeteneklerin bizden çıkması için çok çalışmamız gerekecek ama bir Lincoln, Alex, Delgado yada ne bileyim mesela bir Yattara... bunları bu ligde barındırmak bu kadar zor mu ? Arda mesela mesela bir Semih vs. 

Futbol'un temel taşları oturtulmadan yönetmeye/yönetilmeye devam ediyoruz. Tartışılacak o kadar çok şey varken herkes bir anda sütten çıkmış ak kaşık oluyor. Gündemimiz bir anda Lincoln'ün top sektirerek ilerlemesi oluveriyor. Taraftar futbol adına zevk verici bu harekete alkışladığı için onlar bile (bizler) saygısız oluveriyoruz. Futbolu tartışmaktan çok bireysele vuruyoruz hep. Eski bir futbolcu, şimdilerde yorumcu olan bir büyüğümüz geçen haftalarda oynanan bir maçta çıkan kavgadan dolayı futbolcuları centilmenlik dışı bırakırken (terbiyesizlik), tesadüfen denk geldiğin bir programda 2000'li yıllarda oynanan eski bir maçta rakibine yaptığı son derece sert bir müdahaleden sonra oyunun hararetlenmesine neden olurken kendi yaptığı hareketleri unutuveriyor. Yeren taraf olduğumuz gibi öven taraf olmaktan son derece nefret ediyoruz. Sahip çıkmak kelimesini lügatımızdan çabucak çıkarıyoruz. 

Her takımın taraftarı neden tirübünleri doldur muyor, ligimize yeterince üst düzey futbolcu neden gelmiyor, stat ve tesislerimiz neden yetersiz, neden gerektiği gibi takımlarımız yönetilmiyoruz, on sekiz kişilik kadroya alınmayan ve maç eksiği olan, kondisyon düşüklüğü olan futbolcularımız neden statlarda oturuyor? vs vs vs... gibi daha onlarça çözüm bulmamız gereken sorunlar varken bireysel irdelemelerden kurtulamıyoruz.

Aslında bu söylediklerim yıllardan dile gelip hep üstü kapatılmış konular. Tekrar dile getirmenin bir zararı yoktur umarım. Umarım demek istediklerimi anlatabilmişimdir. Daldan dala oldu ama ne yaparsın körle yatan şaşı kalkar. :)  

Hiç yorum yok: