15 May 2012

BİR BAŞKA KADIKÖY


3 temmuzdan bu yana gelişen olaylar Türk futbol tarihine kara leke olarak geçmiştir. Yaşanan olayları bir kenara bırakacak olursak bu süreçte alınan kararlar daha vahim hale getirdi yeşil sahada oynanan oyunu. Bir çok futbol severin ''YETER ARTIK'' dediği o kadar çok olay yaşandı ki tekrarlamak daha bir bıkkınlık getirdi.

Süreci kontrol altında tutamayan TFF gitti yerine süreçle alakası olmayan bir TFF geldi. Ne şiş yansın ne kebap diyen Y.Demirören yönetiminde ki TFF futbolu çıkılması güç, karanlık bir odada bıraktı. Bu karanlık odada ışığı yakmaya çalışan SADECE GALATASARAY oldu.

Yorgun düşmüş aslan, Ünal Aysal yönetiminde, Fatih Terim önderliğinde girdiği yolun bu denli tuzaklarla kurulu olduğunu/olacağını tahmin bile etmiyordu. Kurulmuş bir düzende oyuna dahil olmak ve bu oyundan galip ayrılmak düzeni kuranların, senaryo yazarlarının aklından bile geçmiyordu.

Üstün bir futbol anlayışıyla normal sezonu en yakın rakibine 9 puan gibi bir farkla kapatıp şampiyonluğun kutlanamadığı, futbolun emredicileri tarafından uydurulmuş bir play - off sisteminde düzen kuruculara karşı başı dik bir şekilde oynayıp Kadıköy'de şampiyonluk kupasını kaldırmak yazılan senaryonun en ufak bir rolünde dahi yoktu.

Ama ezberleri bozup, Kadıköy'de kaldırılan bir kupanın gerçekliği vardı. Bitiş düdüğünden sonra gördük ki 3 temmuzdan bu yana yaşanan olayların Fenerbahçe taraftarı açısından bıraktığı psikolojik baskının SAHAYA YANSIMASINA şahit olduk.  ''Türkiye'de futbol'' ile başlayan cümlelerin anlatmak istediği olaylar bir anda gözümüzün önüne getirildi.

Tüm bunlara rağmen olması gereken, hak edenin hakkını aldığı bir son oldu. Islatılmış, ışıkları söndürülmüş bir  yeşil saha vardı. Orası Fenerbahçe'nin stadı Şükrü Sraçoğlu'ydu. Kamera ışıklarıyla aydınlanan sahada 18.şampiyonluğunu kutlayan GALATASARAY'dı.
  

Hiç yorum yok:

15 May 2012

BİR BAŞKA KADIKÖY


3 temmuzdan bu yana gelişen olaylar Türk futbol tarihine kara leke olarak geçmiştir. Yaşanan olayları bir kenara bırakacak olursak bu süreçte alınan kararlar daha vahim hale getirdi yeşil sahada oynanan oyunu. Bir çok futbol severin ''YETER ARTIK'' dediği o kadar çok olay yaşandı ki tekrarlamak daha bir bıkkınlık getirdi.

Süreci kontrol altında tutamayan TFF gitti yerine süreçle alakası olmayan bir TFF geldi. Ne şiş yansın ne kebap diyen Y.Demirören yönetiminde ki TFF futbolu çıkılması güç, karanlık bir odada bıraktı. Bu karanlık odada ışığı yakmaya çalışan SADECE GALATASARAY oldu.

Yorgun düşmüş aslan, Ünal Aysal yönetiminde, Fatih Terim önderliğinde girdiği yolun bu denli tuzaklarla kurulu olduğunu/olacağını tahmin bile etmiyordu. Kurulmuş bir düzende oyuna dahil olmak ve bu oyundan galip ayrılmak düzeni kuranların, senaryo yazarlarının aklından bile geçmiyordu.

Üstün bir futbol anlayışıyla normal sezonu en yakın rakibine 9 puan gibi bir farkla kapatıp şampiyonluğun kutlanamadığı, futbolun emredicileri tarafından uydurulmuş bir play - off sisteminde düzen kuruculara karşı başı dik bir şekilde oynayıp Kadıköy'de şampiyonluk kupasını kaldırmak yazılan senaryonun en ufak bir rolünde dahi yoktu.

Ama ezberleri bozup, Kadıköy'de kaldırılan bir kupanın gerçekliği vardı. Bitiş düdüğünden sonra gördük ki 3 temmuzdan bu yana yaşanan olayların Fenerbahçe taraftarı açısından bıraktığı psikolojik baskının SAHAYA YANSIMASINA şahit olduk.  ''Türkiye'de futbol'' ile başlayan cümlelerin anlatmak istediği olaylar bir anda gözümüzün önüne getirildi.

Tüm bunlara rağmen olması gereken, hak edenin hakkını aldığı bir son oldu. Islatılmış, ışıkları söndürülmüş bir  yeşil saha vardı. Orası Fenerbahçe'nin stadı Şükrü Sraçoğlu'ydu. Kamera ışıklarıyla aydınlanan sahada 18.şampiyonluğunu kutlayan GALATASARAY'dı.
  

Hiç yorum yok: